İsrail’in Gazze’ye saldırganlığı devam ederken, ateşkes anlaşması yapıldığı duyuruldu. 19 Ocak’ta başlayacağı duyurulan ateşkes anlaşması kapsamında karşılıklı esir takası yapılacak ve ateşkes süreli olacak. İsrail anlaşmaya uysa bile ateşkesin kalıcılaşması henüz mümkün olamamış durumda.
Öyle ya da böyle sonuçta İsrail saldırganlığının süreli de olsa duracak olması, bir tek çocuğun hayatının kurtulmasına, sakat kalmasının önüne geçilmesine zemin hazırlayacaksa kıymetlidir. O tek çocuğun yaşam hakkı, dünyalara bedeldir. Katledilenler, matematik rakamlarıyla değil, emsalsiz değerleriyle anılmalıdır.
Soykırım suçu işlemiş, işgalci İsrail, tarihe insanlığın kara lekesi olarak işlenecek. Bu kirli sicilin ateşkeslerle unutulması mümkün değildir. Mukaddes Gazze direnişi de insanlık tarihine yüz akı olarak işlenecek. Çünkü gözü dönmüş alçakça yapılan en büyük saldırganlığa, soykırıma rağmen şanlı, mukaddes Gazze direnişi asla yenilmemiştir. Onurlu Filistin halkı, korkusuz Gazzeliler asla teslim olmamıştır. Siyonist, soykırımcı, işgalci İsrail, Gazze’nin, Gazzelilerin, Filistinlilerin bileğini bükememiştir. Vicdanı körelmemiş dünya halklarının nefretini kazanmış, insanlık düşmanı olarak tescillenmiştir. Filistin gerçeğiyle tanışarak kıpırdanan küresel vicdan, yeryüzünün her yerinde ayağa kalkmıştır. Bu da bir umuttur. İnsanlığın nefes alabilmesi için bir umut, hakkın, hukukun, adaletin yeryüzünde mazlumlara kol kanat germesi için bir umuttur.
Söz konusu ateşkes bir yana esas olan; işgalci İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığının gayri ahlaki, gayri hukuki, gayri meşru olması nedeniyle sökülüp atılmasıdır. Bir gün bunun da gerçekleşeceğine olan inancın diri olması, insanlığın değerleriyle korunmasının kararlılığıdır.
Suriye devriminin korunup kollanması da ortak inancın ayrılmaz parçasıdır. Zira Suriye topraklarında da soykırımcı, Siyonist İsrail işgalcidir. Oradan da sökülüp atılmalıdır. Golan da özgürlüğüne kavuşmalı, şimdiler de Siyonist çetenin Suriye’de yayılma hevesi de kursağında kalmalıdır. Bunun için Suriye’nin halk iktidarının sarsılmaz birlik ruhuyla güçlü biçimde yerleşik hale gelmesi, Gazze direniş ruhuyla bütünleşmesi çok kıymetlidir. Ayasofya’dan, Emevi Camii’ye ve Mescid-i Aksa’ya uzanan hat, sadece maneviyatın hattı değil, direnişin,dirilişin, özgürlüğün, yükselişin, umudun, bütünleşen güvenliğin, jeopolitiğin de hattıdır.
Soykırımcı, işgalci İsrail, sömürgeci emperyalizm bugün bunun farkındadır.
Mazlum halklarda ve onların umudu, sırdaşı, yoldaşı Türkiye’de; farkında olduklarının farkındadır ve gereğini yapmanın kararlılığındadır.
Bu kararlılıkla Türkiye’den tek ses, tek yürek bir kez daha haykırıyor; yaşasın nehirden denize özgür Filistin ve yaşasın özgür Suriye…
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi