DEM-İmralı Görüşmesinin İlk Yansımaları

MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin çağrısı üzerine DEM- İmralı görüşmesi gerçekleştirildi. Görüşme sonrası DEM tarafından yapılan yazılı açıklamada, görüşmede teröristbaşı Öcalan’dan yansıyanlar için,”düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi aşağıdaki gibidir” denildi ve şunlar sıralandı;

“-Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.

-Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.

-Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.

-Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.

-Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.

-Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.

Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”

Bu sözlerin içerik analizi yapıldığında, öncelikle terör örgütünün lağvedilmesine yönelik net bir açıklama henüz yapılmamışta olsa bunun bilahare yapılacağına dair bir yaklaşım sergilendiği görülmektedir. Bu noktada teröristbaşı Öcalan’ın;” Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” sözünde geçen “yeni paradigma” vurgusunu ne anlama geldiğinin üzerinde durulmalıdır. Devletin bu noktadaki vurgusu nettir. Terörün sona ermesi, terör örgütünün lağvedilmesi, silahlarıyla teslim olmasıdır. Öcalan’ın ” yeni paradigma ” diyerek neleri kastettiği henüz net değildir. Bu noktada ifade edilmelidir ki, bu süreç pazarlık süreci, al-ver süreci değildir. Ayrıca PKK terör örgütü bulunduğu her yerde Kürtlerin temsilcisi değildir.

Türkiye’nin isteği de terör örgütüne yönelik tespiti de çok açıktır. Terör örgütü ve onun uzantılarının varlığı ve yapmaya çalıştıkları sömürgeci, işgalci, siyonist, bölücü emperyalizmin maşalık rolüdür. Bu yüzden de Kürtlükle bir ilgisi yoktur.

Teröristbaşının aynı parağrafta geçen;” ehil ve kararlılığa sahibim” vurgusunda “ehil” sıfatının anlamı, örgüt üzerinde sözünün etkili olacağına dairdir. Bunun gerçekte etkili olup olamayacağı tartışmalıdır. Zira özellikle son dönemde Suriye’de PKK’nın işgalci varlığı, doğrudan ABD-İsrail ürünüdür. Bu durumda onların iradesinin nasıl olacağından soyutlayarak, yok sayarak “ehillik” etkisi tek başına değerlendirilemez. Şu noktada vurgulanması gerekir ki; Suriye devriminin meselenin çözümüne yönelik olumlu etkisi çok yüksektir. Zira unutmamak gerekir ki, Suriye’nin kuzeyinde PKK eliyle terör devletçiği oluşturma çabası, Türkiye’de meselenin çözümüne dair iklimi baltalamış, terörün devamı yönünde iklimin odağı haline gelmiştir. Şimdilerde bu odağın dağıtılma kararlılığı, meselenin çözümünün yeni zeminidir.

Son olarak bundan sonrası için TBMM’de yer alan DEM’in de etkin olması, sadece aracılık yapmayarak, silahtan, şiddetten, terörden, emperyalist odakların uzantısı olmaktan sıyrılmış, gerçek bir siyasi parti gibi olması ve buna göre inisiyatif göstermesi gerekir.

Bu noktada görünen o ki, yeni bir dönem başlıyor ve bu yeni dönemde dün olduğu gibi bugün de, yarın da hedef; Türkiye’nin tam bağımsızlığı zemininde, terörün kökünün kazınarak, demokrasisini, hukukunu,toplumsal dayanışmasını, iç barışını, güvenliğini, ekonomisini en güçlü seviyeye çıkartmaktır. Bunun başarılacağına olan inancımız tamdır…

2025 yılında sağlık, huzur ve mutluluk Sizlerle olsun…