Anasayfa / Köşe Yazıları / 15 Temmuz Direnişiyle Kavgalı Olanlar

15 Temmuz Direnişiyle Kavgalı Olanlar

“15 Temmuz kontrollü darbedir, asıl darbe 20 Temmuz’dur ve bir milyon mağduru vardır” söylemini ısrarla sürdürenlerin hangi bağlılıkla, hangi nedenlerle bu çizgiyi sürdürdüklerinin sorgulanmasının yanı sıra bu söylemin yansımalarının ve sonuçlarının neler olduğunun etraflıca irdelenmesi gerekir.

Zira bu yaklaşım; üzerinden basitçe geçilecek, sadece bir siyasi polemik başlığı olarak değerlendirilebilecek nitelikte bir yaklaşım değildir. Sorumluluğu büyük olan, toplumsal karşılığı çok iyi anlaşılması gereken, manevi yanlarıyla tahribatı, etkileri göz ardı edilmemesi gereken, seçim sürecine ve sonuçlarına yüklediği etkileri ve beklentileri enine boyuna irdelenmesi gereken bir söylem olduğu gerçeğinin görülmesi gerekir. Bu çerçevede söz konusu söylemin sonuçları ve yansımalarının neler olduğuna ilişkin şu hususlar öne çıkmaktadır;

1. Bu söylemin her şey den önce 15 Temmuz şehit yakınlarını ve gazilerini son derece incittiği görmek gerekir. Kısa bir önce yaşanan; 15 Temmuz’da şehit olan İbrahim Yılmaz’ın eşi Esma Yılmaz, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na “Benim kocam şehit oldu. 15 Temmuz’a tiyatro diyenlerle bir arada olmak size yakışmıyor” diye tepkisi, bu incinmenin en belirgin dışavurumu.

2. Bu söylemin en önemli yansıması, 15 Temmuz’u önemsizleştirme, tarihi direnişin sonuçlarını ve sürekliliğini zayıflatma, 15 Temmuz üzerinden sisi perdesi örerek, direnişin uluslararası etkisini azaltma, zihinleri bulandırarak, dünya genelinde kamuoyu desteğini zayıflatma ve FETÖ’nün küresel ağının içinden geçtiği ülkelerin örgütle mücadele etme niyetlerini engelleme çabasını yansıtıyor.

3. Bu söylemin bu toprakların mahsulü olmadığını, örgütün arkasındaki küresel şer odaklarının desteğiyle vücut bulduğunu ve böylece FETÖ açısından sürekli bir beklenti yarattığını ve örgüt için en önemli motivasyon kaynağına dönüştüğünü saptamak gerekir.

4. Bu söylemin FETÖ nezdinde üretmiş olduğu en çarpıcı beklenti; FETÖ yargılamalarına gölge düşürerek, örgüt için yeniden yargılama umudunu beslemelerine zemin hazırlamasıdır.

5. FETÖ ve tüm terör örgütleriyle en kapsamlı en kurumsal hukuki mücadelenin yapılabilmesi için ilan edilen OHAL’ in Meclis tarafından ilan edildiği 20 Temmuz tarihini ilk günden peşinen “asıl darbe” olarak ilan etmek; mücadeleyi gölgelemenin, 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmanın, FETÖ’ ye umut kapısı olmanın, FETÖ’ nün; “biz de aynı şeyi söylüyorduk, bizler siyasi olarak yargılanıyoruz, bizler asıl darbe olan 20 Temmuz’un mağdurlarıyız” demesinin yolunu açmaktır.

6. “Asıl darbe 20 Temmuz’dur” demek, 15 Temmuz kanlı işgal planıyla tasarlananlarda ciddi bir sorun görmemektir, görülmesini de engellemektir.

7. Bu söylem; açıktan, doğrudan FETÖ lehine olabilecek saptamaların ve sözlerin bir başka biçimde söyleniş biçimidir. Nitekim FETÖ’nün kaçak örgüt üyelerinin ülke dışından tüm çabaları bu zemin ve bu söylem üzerine oturmaktadır. Aynı dil, aynı söylem, FETÖ’nün yaygınlaştırma gayretidir.

8. Seçim sürecinde bu söylemin siyasi yansıması, FETÖ’ yü heyecanlandıracak bir siyasi kulvarının yapılanabileceği umududur.

9. Sürekli bu söylemin vurgulanıyor olması; FETÖ’ nün arkasındaki küresel ağın diri, canlı ve beklenti içinde olduğunu perdelemek, dışarıdan Türkiye’ye yönelen şer hamlelerinin asıl kaynağını örtmek ve buna ilişkin milli duyarlılığı köreltmektir.

10. Bu söylemden vazgeçmemek; küresel odaklarından siyasi destek ummaktır.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …