Anasayfa / Köşe Yazıları / Zulme karşı halklarla tarih yazmanın fazındayız

Zulme karşı halklarla tarih yazmanın fazındayız

İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulüm sürüyor. Yıllardır her türlü ambargo ve baskı altında tutularak, açık hava cezaevi haline getirilmiş Gazze’ye yönelik hava saldırılılarıyla katliamlarına pervasızca devam ediyor.

Bu yazı kaleme alındığında; 58’i çocuk, 35’i kadın olmak üzere 200 insan katledilmişti. Her gün yürek parçalayan görüntülere tanık oluyoruz. Vicdanı olan yani insan olmayı koruyabilen kim varsa bu görüntülere, çocuklara yaşatılan vahşete duyarsız kalması mümkün değil.

Yeryüzünün adalet ve insanlık sınavı bugün Gazze’de, Kudüs’tedir. Bu sınav uluslararası örgütlerin, Uluslararası toplumun da sınavıdır. Tabi başta Birleşmiş Miletler Örgütünün (BM)’in sınavıdır.

BM kendi hukukunu, bu konuda aldığı ama uygulanmayan kararlarının hukukunu ve asli görevi olan dünya barışı ve güvenliğini sağlama yükümlüğünün hukukunun da sınavındadır. Hala istenileni yapabilmiş değildir. Aslında yapabilmesi de mümkün değildir. 5 aktörün çıkarlarının önünü tıkadığı bir sistem, iyiyi- kötüden, haklıyı-haksızdan, hukuksuzu- hukuktan adaletsizi-adaletten, zalimi-mazlumdan ayrıştırabilmesi ve buna göre gereğini yerine getirmesi de mümkün değildir.

Öte yandan 57 İslam Ülkesinin üyesi olduğu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’da toplandı. İsrail saldırılarına karşı tepkilerini ortaya koydular. Ama yeterli mi? Hayır. Zira artık sözün değil, eyleme geçmenin vaktidir. Bu ülkelere düşen görev, BM’nin yapamadığını yapmaktır. Öncelikle İsrail’i ekonomik ablukaya almak, ambargolar uygulamak, ticari ilişkileri dondurmak, hava sahalarını kapamak ve sonrasında güvenlik ve askeri alanda inisiyatif almaktır.

Bunun için Türkiye’nin öncülüğünde bir eylem planı hazırlanarak, bu ülkelerin yönetimlerinin önüne konulmalıdır. Önemli bölümünün bundan çekinecekleri aşikardır. Zira kukla yönetimlerdir. Ama esas olan halklardır. Onları harekete geçirmek açısından bu eylem planı referans noktası ve nihai hedef olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam coğrafyasının halkları nezdinde ki kıymeti ve ondan bekleneni çok önemli bir husustur. Zira halkların potansiyel gücü, çok kıymetlidir ve kolayca göz ardı edilemez. Tarih; halkların varlığıyla, harekete geçmesiyle, desteğiyle yazılır. Öncülük, liderlik oluştuğunda; geniş halk kitlelerinin potansiyel dönüştürücü gücü, harekete geçme imkanı bulur. Geldiğimiz nokta bu noktadır. Yeniden tarih yazmanın fazındayız.

Bu kapsamda Türkiye’nin yapması gereken bir başka hamle de tıpkı Libya’da olduğu gibi Filistin ile de deniz yetki alanlarını sınırlandıran bir anlaşmanın yapılmasıdır.

Bu konuya fikri öncülük yapan müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Libya için ifade ettiği; “denizden komşumuzdur” vurgusunu şimdi de Filistin için yapıyor. “Filistin denizden komşumuzdur” diyor ve önemli teklifini yapıyor.

Doç. Dr. Yaycı diyor ki; “KKTC ile 2011’de imzaladığımız kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması bir örnektir. Bu anlaşma KKTC, BM üyesi olmamasına rağmen geçerlidir. Aynı şekilde Filistin ile de benzer anlaşma imzalanabilir.

Filistin’le denizden komşuluğumuzun getirdiği avantajı kullanılmalıyız. Filistin’le bir anlaşma yapılabilir mi? Yapılabilir. Türkiye’nin sınırlandırma anlaşması yapacağı yer Gazze Şeridi’dir. Filistin’in iki başlılığı burada geçerli değil. Üstelik bu anlaşma Filistin’in uluslararası tanınırlığını ve dolayısıyla reel politik açıdan Filistin’e desteği arttıracaktır”

Bu önemli teklifi, tıpkı Libya’da olduğu gibi hayata geçirmeliyiz. Filistin Yönetimi; Doğu Akdeniz’in zengin hidrokarbonlarından elde edeceği kazanca yani halkının, ülkesinin çıkarlarına rağmen bu konuda kayıtsız kalırsa, o da hesabını halka vermek zorundadır.

Halkların harekete geçmesi gereken fazdayız. Kör iyimserlik yapmadan umudumuzu, direncimizi, inancımızı diri tutarak, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde başaracağımıza inancımız tamdır.

Yeter ki iç cephemizi tunç kılalım. İçeriden hançerlenmeyelim…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …