Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye’yi çökertemeyenlerin kaygısı – Akşam Gazetesi

Türkiye’yi çökertemeyenlerin kaygısı – Akşam Gazetesi

Devletlerarası güç mücadelesinde bazen küçük bir kıpırdanma büyük sonuçlar üretebilir. Özellikle küçük kıpırdanmanın muhtemel domino etkileri kaygı üretir. Bu kaygıyı taşıyanlar mevcut sistemi denetiminde tutanlardır. Rahatsızlıkları; huzurlarının kaçacağına, mevcut kontrol mekanizmalarının zedeleneceğine ilişkin duyulan kaygıdan beslenir.

Türkiye bu rahatsızlığa sebep olan ülkelerdendir. Bulunduğu coğrafi konumun stratejik ve siyasi değeri uluslararası sistemi kontrol eden ülkeler için denetim dışına çıkmamasını gerektirir. Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrası yeni jeopolitiği, bir çok yeni imkan ve fırsatı üretmiştir. Soğuk Savaş’ın statik koşullarının perdelediği coğrafi potansiyeller harekete geçmiş, her biri için yeni egemenlik projeleri devreye sokulmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede Türkiye’nin bulunduğu konum yeniden kıymetlendirilmiştir. Yeni enerji hatları, yeni enerji tedarik coğrafyaları ve pazarları, yeni stratejik ve siyasi denklemleri devreye sokmuş yeni enerji oyunları tasarlanmıştır. Bu tablo altında yürütülen; yeni enerji odaklı devlet aktörlü bilek güreşidir. Bu güreşin odağında Türkiye’nin jeopolitiği yer almaktadır. Bu jeopolitiğin saçakları enerji havzalarıdır ve bu havzalar aynı zaman da tarihsel bağlarla Türkiye’nin jeopolitiğine eklemlidir. Diğer bir ifadeyle bu havzalar ortak medeniyet coğrafyasıdır ve Türkiye bu coğrafyanın inanç, kültür ve tarih sentezidir.

Soğuk Savaş sonrası bir türlü sıyrılamadığı blok bağımlılığı refleksleri, son 15 yıllık zaman dilimi içinde yeni bir atmosfere dönüşmüş, Türkiye’ye ilişkin yeni bir algı oluşmaya başlamıştır. Bu algının iki farklı cephesi vardır. İçinde bulunulan medeniyet havzasının geniş halk kitlelerinin Türkiye algısı; umut, özgüven, direnç, yükseliş, yeniden diriliş, aydınlık bir gelecek algısıdır. Türkiye’yi değişmemeye mahkum etmek isteyenlerin yapılandırmak istedikleri algı ise; ekseni kayan, otoriterleşen, teröre mahkum olan ülke algısıdır. Bu algı karanlık ve kirli bir siyasi propagandanın uzantısı olarak yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Özellikle Batı ülkelerinin birçoğunda bu gerçek dışı algı, toplumların zihinlerine yerleştirilmesi için çalışılmış, böylece Türkiye’nin tüm çekicilikleri köreltilmeye gayret edilmiştir. Bir yandan tüm terör örgütleri, küresel terör baronlarının maşaları olarak Türkiye’ye yöneltilmiş bir yandan da Türkiye’yi terör destekleyen ülke karalaması yapılarak, sonuçlarından medet umulmuştur.

15 Temmuz bu kirli ve karanlık denklemin nirvanasıdır. FETÖ ihanet şebekesi eliyle ülkenin tüm kılcallarına yerleştirilmiş ajanlar devreye sokularak, Türkiye’nin çökertilmesi planlanmıştır.

O gece istenilen sonucun alınamamış olması pes edildiği anlamına gelmez. Şer ittifaklarına bağlı karanlık ve kirli sürecin mümkün olan tüm hamleleri devrededir.

İstenilen yeniden kolayca kontrol edilebilir Türkiye’dir. Bunun için;

-Güçlü ve kontrol edilemeyen bir liderle yöneltilmelidir.

– Millet-devlet bütünleşmesi engellenmelidir. Bu konuda her tülü nifak devrede olmalıdır.

– Ülke içinde özellikle toplum nezdinde yeni fitne-fesat unsurları ve konuları sürekli devrede olmalıdır.

-15 Temmuz ile yeniden dirilen bağımsızlık ruhu sürekli zedelenmeli, bütünleşme kararlılığı zaafa uğratılmalıdır.

– Özellikle gençlerin özgüvenleri ve geleceklerine sahip çıkma bilinci köreltilmeli, kendi medeniyet ve tarihiyle olan bağları kopartılmalı, kimliksiz, benliksiz kolay ele geçirilebilir bir güruha dönüştürülmesine çalışılmalıdır.

Tüm bunlar için FETÖ’ nin gizli, açık tüm karanlık kadroları, küresel şer ittifakları devrededir.

Özellikle 2019 için zaman, tüm Türkiye sevdalılarının uyanık ve diri olması zamanıdır…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …