Anasayfa / Köşe Yazıları / Suriye’de “Güvenli Bölge” nedir?

Suriye’de “Güvenli Bölge” nedir?

Trump‘ın Suriye’den çekilme kararından sonra başlayan süreç, inişli çıkışlı bir seyir içinde. Çekilme kararına müdahil olanların sayısı giderek artıyor. Adeta Suriye konusunda kimin gizli ajandası varsa hepsinin yeniden hesaplarını gözden geçirdiği bir fazın içindeyiz. Kuşkusuz buna ABD’nin içindeki farklı unsurların farklı duruşları da dahildir.

Bugünlerde yaşanmış olan; DEAŞ’ın üstlendiği Münbiç bombalı saldırısının da, İdlib’de yeniden hareketlendirilen HTC terör örgütünün de arkasındakilerin kirli hesapları devrededir. Münbiç’ ten asla çekilmek istemeyen PKK’nın bir oyunu, hatta bir nevi onun saldırısıdır. Zira DEAŞ terör örgütü, PKK’nın Suriye’deki varlığının sigortasıdır.

Bugünlerde tartışılan güvenli bölge meselesi ise, çekilme kararına ilişkin sürecin seyrini başka bir boyuta taşımaktadır. Trump’ın attığı bir twitter mesajı üzerinden yeniden tartışılan bu konunun mazisi vardır. Türkiye’nin, Suriye’ye ilişkin çözüm paketi içinde anlamını bulan güvenli bölge fikri, ABD’nin güvenli bölge yaklaşımıyla aynı olmadığı çok açıktır. Zira ABD’nin çekilme kararından sonra peş peşe gelen açıklamalar dikkate alındığında PKK’yı (PYD/YPG, SDG gibi harfleri sıralamaya gerek duymadan gerçek anlamda özü neyse onu ifade ederek) koruyup kollama çabasının bir ürünü olduğu söylenebilir. Sözde bu yolla Türkiye’nin sınırı boyunca güvenli bölge oluşacak. Ancak bu bölge kimi, kimden koruyacak? Kimi, kime karşı güvenli kılacak? Asıl olan bu soruların cevabını açıkça, net olarak verebilmektir. Ancak net olan ABD’nin bitmeyen PKK aşkını sürdürme çabasıdır. Bu aşkın karşılığı, 2015 yılının başlarından beri sürekli altını çizmeye çaldığımız gibi bu bölgede bir garnizon devletçiğinin montajlanmasıdır. Görünen o ki, PKK aşkının sürdürülme kararı, bu temel hedeften vazgeçmemenin gereği durumunda.

Oysa gerçek anlamda güvenli bölgenin tesisi; bu bölgelerin terörden ve terör örgütlerinden arındırılarak, asli sahiplerine kavuşturulması, insani yaşamın başlamasıyla mümkündür. Bu hususlar yerine getirilirse, gerçek anlamda güvenli bölgeden söz edilebilir.

Türkiye’nin ABD destekli PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde doğudan- batıya doğru ilerleyişini iki askeri harekatla durdurmasından sonra, DEAŞ ve PKK terör örgütlerinden temizlenen, Azez-Cerablus-El Bab üçgenindeki alan şimdi gerçek anlamda güvenli alan durumundadır. Bu bölgenin halkları yerlerine, yurtlarına dönmüş, okulları, hastaneleri, camileri bizzat Türkiye’nin gayrleriyle onarılmış, hizmete açılmıştır.

Türkiye’nin istediği, tüm Suriye topraklarının güvenli bölge olmasıdır. Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin başkaları gibi asla kirli ve karanlık ajandası yoktur. Tek amacı; bu ülke topraklarının terör örgütlerinin arenası olmaktan kurtulması, tüm ülke halklarının kendi geleceklerine sahip çıkarak, küresel sömürü ve terör baronlarının oyuncağı ve mağduru olmaktan kurtulmaları ve Suriye’nin gerek toprak, gerekse toplumsal bütünlüğünün zedelenmeyerek, bölgede yeni düşmanlaştırma ikliminin oluşturmamasıdır. Bu insani, hukuki, ahlaki arzuyu, hedefi, amacı sahici ve samimi olarak isteyen ve bunun için mücadele eden kim varsa Türkiye’nin Suriye’de gerçek müttefikidir. Gerisi; adaletsizliktir, hukuksuzluktur, ikiyüzlülüktür, zalimliktir. Ve Türkiye buna boyun eğmeyecektir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …