Anasayfa / Köşe Yazıları / Hollanda rezaleti ve FETÖ – Akşam Gazetesi

Hollanda rezaleti ve FETÖ – Akşam Gazetesi

Hollanda’nın ortaya koyduğu çirkin tavır, sadece yaklaşan Hollanda seçimlerine ilişkin ırkçı Geert Wilders’ in iktidar olma şansına yönelik mevcut hükümetin siyasi bir refleksi olarak yorumlanamaz. Ortadaki rezaletin düzeyi, hakkın, hukukun, adaletin terazisinden ölçülerek, sadece diplomatik skandal seviyesinde de açıklanamaz. Esasen ortada bilinçli bir tercih var. Bu tercih, Türkiye’nin referandum sürecinde Hollanda ile ilişkilerini zedelemeyi göze alan 16 Nisan’a odaklı bir tercihtir. Bu tercihin arka planında yapısal nedenler var. Türkiye’nin güçlenmesinin hazmedilememesi, Avrupa’daki Türk diasporasıyla AK Parti hükümetleri döneminde kurulan güçlü bağ, Avrupa’nın genel olarak ekonomide eski dinamizmini kaybetmesi, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel sorunların beslediği yabancı düşmanlığı ve Türk ve İslam karşıtlığı, Erdoğan düşmanlığı bu nedenlerin başlıcaları. Hollanda hükümetinin bu tercihte yalnız olmadığı da çok açık. Diğer Avrupa ülkelerinin yanı sıra esasen onu cesaretlendiren Almanya’nın varlığı ve aldığı pozisyon dikkat çekici.

Siyasi ve stratejik olarak Almanya epey bir süredir Türkiye’nin kendi çizdiği rotada ilerlemesinden çok rahatsız. İki ülke arasındaki geçmişe dayanan ilişkileri, Türkiye’nin asimetrik seyrinden çıkartarak, simetrik hale getirme ısrarına Almanya kabullenemiyor, direnç gösteriyor. Onlar için referandum süreci ve sonucu çok önemli. Bu konuda açık taraf durumundalar. Bu konuda topyekun hamleler peşindeler. Yeni hükümet modeliyle, geçmişin kırılgan, ürkek, kısa ömürlü, dış müdahalelere açık, siyaset dışı aktörlerin inisiyatif aldığı, dar çıkar grubundan oluşan “koalisyon lobisinin” yörüngesindeki hükümetlerin oluşma olasılığının tamamen ortadan kalkması rahatsız ediyor. Güçlü, dinamik ve hızlı hareket edebilme kabiliyetine kavuşacak olan yürütme erkinin ekonomide Türkiye’nin başta sanayi modelini değiştirerek, yatırım atmosferini hem çeşitlendirecek hem de derinleştirecek bir ortama imkan tanıyacak olması bu ülkeleri tedirgin ediyor.

Tüm bu nedenlerle Hollanda’nın demokrasi adına, özgürlükleri adına söylenecek ne varsa ayaklar altına alması, polis köpeklerinin dişleriyle bu değerleri paramparça etmesi, konjonktürel bir durum değil, yapısal bir hastalığın kapsamlı, örgütlü bir dışa vurumudur. Bu yapısal durum bir de geçmişi köklü iki damardan da sürekli besleniyor. Birincisi, sömürgeci damar. İkincisi; kendinden olmayanı ötekileştirici damar. Avrupa bu iki damarı yüzyıllardır köreltemediği için bugün değişen nüfus dinamiğinin de etkisiyle ırkçılığı da köreltemiyor. Bu na bir de Avrupa’nın günümüzde yaşadığı, geniş vizyonlu, üstün donanımlı, sorun ve kriz çözümü ve yönetiminde üstün yetenekli lider yoksunluğu sorunu da eklenmeli. Tüm bunlar çapı ve kalibresi düşük, ırkçılığı marifet sayan demokrasi düşmanı Wilders gibi figürlerin sahne almasına zemin hazırlıyor.

Irkçı Geert Wilders; Hollanda parlamentosunun 14 Eylül 2016 tarihinde yapılan özel oturumunda “15 Temmuz darbe girişimi başarısız olduğu için üzgünüm. Erdoğan’sız bir dünya görecektim. Buna çok sevinirdim. Asker Erdoğan’dan iyidir” şeklinde nutuk atmış, hakkında basına yansıyan FETÖ ile rüşvet ilişkisine dair iddiaları kuvvetlendirmişti.

Esasen FETÖ’ nün Almanya’nın yanı sıra Hollanda’ da devam eden etkinliğini unutmamak gerekir. Şirketleriyle, eğitim kurumlarıyla, örgüt evleriyle, devlet bürokrasisindeki unsurlarıyla Türkiye aleyhine faaliyetleri dikkatten kaçmamalı.

Yine bu noktada hatırlatmak gerekir ki; 15 Temmuz sonrası, Hollanda Dış İşleri Bakanlığı, darbeyle bağlantılı olabilecek Hollandalı Türklerin listesini Ankara’ya yolladığına dair iddiaları sormak üzere Türkiye Büyükelçisini Bakanlığa çağırmıştır.

Tüm bunlar ortaya koymaktadır ki, uluslararası casusluk şebekesi FETÖ’ nün başta Almanya, Hollanda olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde bugüne değin etkinlik kurduğu tüm şer ilişkilerini harekete geçirerek, Türkiye aleyhine faaliyet yürütmektedir. Hedefleri 16 Nisan. Bu süreçte ellerinden ne geliyorsa devreye sokacaklarına dair kimsenin şüphesi olmasın.

Ancak ne yaparsa yapsınlar, ne planlarsa planlasınlar, 15 Temmuz direnişinden doğan büyük diriliş ruhunu taşıyanlar, Avrupa’nın her yerindeler. Dimdik ayaktalar; demokrasi için, özgürlük için, adalet için, hukuk için, medeniyet için…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …