Anasayfa / Köşe Yazıları / Gerçek mücadele iklimi

Gerçek mücadele iklimi

Türkiye’nin küresel bir kuşatmayla karşı karşıya bırakılmak istendiğine inanıyorsanız. Bu kuşatmanın emperyalist içerik taşıdığına dair şüpheleriniz yoksa. Terör örgütlerinin arkasındaki asıl güçlerin kimler olduğunun farkındaysanız. PKK’nın durmayan terörünün, FETÖ’ nün tükenmeyen umudunun arkasındaki besleyicilerini tespit edebiliyorsanız. Bu noktada, Türkiye’nin haklılığına dair kararlılık taşıyorsanız. O vakit yaşanılan her gelişmeyi bu zaviyeyi ıskalamadan değerlendirmek zorundasınız.

Hepimize düşen görev, Türkiye’nin bu emperyalist kuşatma çabalarından bugüne değin olduğu gibi direnerek, mücadele ederek sıyrılmamıza katkı sağlamaktır. S-400 hava savunma sistemine dair konuyu; Türkiye’nin acil ihtiyacının bir gereği olarak görmeyerek, ABD ilişkilerinin seyrine göre değerlendirip, ABD ne isterse ona göre davranma noktasına taşırsanız, Türkiye’nin gerçek mücadele ikliminden soyutlanırsınız.

Doğu Akdeniz’deki haklarımıza karşı yeterince duyarlılık göstermezseniz, mücadele ikliminde gedikler açılmasına katkı sağlarsınız. Suriye’nin kuzeyinde PKK ittifakıyla Türkiye’yi içeriye kapatma hamlelerine direncimizle karşı koymamıza başka anlamlar yüklemeye kalkarsanız, mücadele ikliminin ruhuna kurşun sıkarsınız.

FETÖ mücadelesinin ayrımsız ve her alanda en titiz bir şekilde sürdürülmesinin isteklisi ve takipçisi olmazsanız, mücadele ikliminin bulutlanmasının seyircisi olursunuz. Ekonomi alanında daha fazla üreterek, ileri teknolojik ürünlere yönelerek, bağımsızlaşacağımıza olan inancınızı yitirseniz, mücadele ikliminin enerjisini tüketirsiniz.

Unutulmamalıdır ki; meseleyi muhtaçlık düzeyine indirgeyip, bedel ödetme tehditlerine yönelik boyun eğmeyi hepimize benimsetmeye çalışanlar da mücadele ikliminin bozguncularıdır. Daha açıkçası emperyalizme sığınanlardır.

Açık olarak görmek gerekir Türkiye’nin mücadelesi yeniden boyutlanıyor. Diri ve bir olmak zorundayız. Yapay çelişkilerden arınarak, başkalarının dayattığı algıların, gerçekleri gölgelemesine izin vermeyerek, geleceğimize sahip çıkararak tüm zorlukları aşarız. Türkiye ittifakının içeriği de, özü de buna dayalıdır ve esas öznesi geniş halk kitleleridir. Partileri yönetenler değil, onlara gönül veren ama ülke sevdasını her şeyin üstünde görenlerdir.

Bu noktada herkese görev düşmektedir. Her kim ki; emperyalist projelerin maşası olmaya razı olmuştur, bu unsurların açık olarak Türkiye sisteminde yeri olmamalıdır. Türkiye’de varlığına inanılan kutuplaşmayı engellemenin yolu; emperyalist saldırılara karşı cepheyi güçlü kılmaktır. Zira bilinmelidir ki, emperyalizmin en sevdiği iklim; kendisinin varlığını perdeleyen düzeyde iç kutuplaşmayı derinleştirerek, piyonlarıyla, uzantılarıyla iç çelişkilerden iç çatışmalar üretilme ortamıdır. Bu tehlikeyle karşı karşıyayız. Uyanık olmalıyız, dikkatli olmalıyız.

Kişisel çıkarlarını, konumunu her şeyin üstünde görenlerle bu mücadelede başarılı olma şansımız yoktur. Bu gerçeği de görmek zorundayız.

Bu noktada; ideolojiniz, fikriniz, yaklaşımınız, dünyaya bakışınız ne olursa olsun ama bu topraklara, bu ülkeye ve tüm değerlerine olan sadakatiniz her şeyin üstünde oldukça hiçbir kuvvet yapay çelişkiler üretemez, iç çatışmalar tezgahlayamaz.

Dün olduğu gibi bugün de istiklal mücadelemizin iklimi de, ruhu da, özü de bu gerçekliktir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …