Cumhur ittifakının değeri

Cumhur ittifakının geleceği herkes için merak konusu. Yerel seçimlerde ittifak imkanının ortadan kalkmasından sonra Cumhur ittifakının uzun ömürlü olmayacağına dair yaklaşımlara tanık olundu. Bu değerlendirmeler içinde kötü niyet taşıyanları ayrı tutarak, sadece meseleleri anlama, ittifakın doğasını kavrama arayışında olanlar açısından tekrar irdelenmeye muhtaç yanları olduğu muhakkak.

Her şeyden önce bu ittifakın dayandığı temeller ve referans kaynakları; doğrudan milletin bizatihi kendisinin öznesi olduğu yaşanmışlıkların birikimi ve geleceğe dair duyulan ihtiyaçtır. Cumhur ittifakı Türkiye’nin 15 Temmuz ile başlayan yeniden dirilişin ürünüdür. Türkiye’nin istiklal yürüyüşünün beslediği temel bir ihtiyacın, birlik ruhunun yansımasıdır.

Türkiye’yi zayıf kılmak isteyenlerin iç cephede sürekli denedikleri gedik açma çabasına karşı tunç olma halinin tezahürüdür. Hesap, kitap işi değil, ince pazarlıkların ürünü değil, al-verlerin yansıması değil, Türkiye’nin varlık mücadelesinin, istikbal emniyetinin güvencesidir.

Biz millet olarak bu ittifaka böyle baktık. Ona anlamı ve değeri bu zaviyeden bakarak verdik. 11.09.2018 tarihli bu köşedeki yazımızda demiştik ki; “Türkiye’nin geleceğe ilişkin hedefleri, bu hedeflere kararlılıkla ilerlerken karşılaştığı dış saldırılar, FETÖ ihanet şebekesinin eksilmeyen dış desteği ve bütünüyle körelmeyen küresel ağı, PKK/PYD terör yapısının üzerinden Türkiye’nin geleceğini hedef alan karanlık planlar ve şimdilerde ekonomik saldırılar Cumhur ittifakının varlık nedenini giderek güçlendiriyor. Bu durum aynı zamanda fikri beraberliğe hem süreklilik kazandırıyor hem de fikri buluşmayı derinleştiriyor.” Ve aynı yazıyı şu cümlelerle noktalamıştık; “Cumhur ittifakı; Türkiye’nin istiklal yürüyüşünün bir gereği olarak iç cephede tunç olma halinin inancıdır, direncidir. Bu yüzden de sağlam olması, süreklilik taşıması, mümkünse genişlemesi ve fikri düzeyde derinleşmesi Türkiye’nin çıkarınadır…”

Bugün de hiç eksilmeden aynı noktadayız. Ne bizim düşüncemizde zerre değişiklik olmuştur, ne de Cumhur ittifakının harcının ana gayesinde en ufak farklılık ortaya çıkmıştır. Bu ittifak; kısa vadeli dar çıkarlara dayalı, zorlama bir buluşma değil, aksine Türk milletinin istiklal tutkunu direnç ve inanç birlikteliğinin harmanlandığı bugünden uzak geleceğe sımsıkı sarılma bilincinin ürünüdür.

Bazı kanun tekliflerinde yaşanan görüş farklılıklarını büyüterek, öğrenci andı konusunu hukuki gerekçeler üzerinden fikri mesele haline getirip ayrışarak, bu ittifakın millet harcını zayıflatmanın ne Türkiye’ye, ne de bu ittifakın paydaşlarına faydası olur. Bundan sevinç duyacakların kimler olduğu ilk sendelemede ortaya çıkmıştır. Bu ülkenin en büyük riski ve zaafı; fitne, fesatla içerde oluşabilecek her türlü buluşma halini dağıtabilme, yerli ve milli buluşmaları zayıflatabilme, iç cephede tunç olma halini engelleyebilme çabası güdenlere yenik düşme halidir.

FETÖ ihanet şebekesinin 40 yıldır varlık nedeni de, tuttuğu yol da, kullandığı yöntemleri de, küresel efendilerine olan sadakatinin sebebi de bu şer rolü içindir. Girdiği her kurumun yerli ve milli karakterini zedelemek, ülkenin tüm farklılıklarını zenginlik olarak görmek yerine ayrışma ve çatışma nedenine dönüştürmek bir araya gelmeleri, bütünleşme hamlelerini engelleyebilmek FETÖ’ nün varlık nedenidir.

Bugün FETÖ’ nün ülke içinde büyük ölçüde beli kırılmış olsa da; can suyuyla bile yaşamaya çabalayan unsurları, büyük gizlilik ve içsel nefretle maskelenen elemanları ve arkalarında devam eden diri ve canlı küresel ağı ve efendilerinin desteği Türkiye’nin iç dünyasını karıştırmanın, fitnelik yapabilmenin arayışlarıyla kıvranmaktadır.

Bırakınız kıvranmaya devam etsinler. Sevindirmeyin bu ihanet unsurlarını, umutlandırmayın Türkiye düşmanlarını, heveslendirmeyin Türkiye’nin istiklalini zedelemek isteyenleri.